top of page

İŞ SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ/GEÇERSİZLİĞİ

Yazarın fotoğrafı: Av. Sedat DEMİRBAĞAv. Sedat DEMİRBAĞ


İşçi ve işveren arasında akdedilen iş sözleşmeleri, bazı durumlarda geçerliliğini yitirmekte bazı hallerde ise kuruldukları andan itibaren geçersiz sayılmaktadırlar. Bir sözleşmenin kurulduğu andan itibaren geçersiz sayılması ve hükümlerini hiç doğurmaması haline kesin hükümsüzlük denmekte olup kesin hükümsüzlüğün bu sonucunun iş sözleşmelerine uygulanması halinde geçersiz iş sözleşmesine dayalı olarak yapılan çalışmanın ve bu kapsamda elde edilen hakların akıbetinin ne olacağı merak edilmektedir. Bu yazımızda; geçersiz sayılan iş sözleşmesi kapsamında yapılan çalışma sonucu işçinin haklarını talep edip edemeyeceği konusu açıklığa kavuşturulacaktır.


Öncelikle, genel olarak hukukumuzdaki kesin hükümsüzlük kurumu hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra iş sözleşmelerinde kesin hükümsüzlüğün özel bazı halleri olup olmadığı incelenecektir.


GENEL OLARAK SÖZLEŞMELERİN KESİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ


Hukukumuzda; sözleşmenin yapıldığı esnada bazı noksanlıkların bulunması halinde sözleşmenin kesin hükümsüz olacağı düzenlenmiştir. Sözleşme kesin hükümsüz sayıldığında ise sözleşme baştan itibaren geçersiz olup hukuki sonuçlarını hiç doğurmamış kabul edilir. Bunun bir sonucu olarak da tarafların sözleşme ile bağlı kalma zorunlulukları ortadan kalkar. Yani eğer bir sözleşmenin kesin hükümsüzlüğünden bahsediliyorsa, o sözleşme baştan itibaren hiç kurulmamış kabul edilir.


Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü herkes tarafından ileri sürülebileceği gibi hakim de kesin hükümsüzlüğü resen(kendiliğinden) dikkate alabilir. Hukukumuzdaki kesin hükümsüzlük halleri ise şunlardır:

  • Sözleşmenin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine veya kişilik haklarına aykırı olması,

  • Sözleşme konusunun imkansız olması

İŞ SÖZLEŞMELERİNDE KESİN HÜKÜMSÜZLÜK


Bir önceki başlıkta ifade edilen kesin hükümsüzlüğün sonuçlarının direkt olarak iş sözleşmelerine uygulanması halinde; baştan itibaren geçersiz olan iş sözleşmesi kapsamında iş görme borcunu yerine getiren işçinin iş sözleşmesi kapsamında herhangi bir hak iddia edemeyeceği sonucuna varılması mümkündür. Bu hakkaniyete aykırı durumun önüne geçebilmek için Borçlar Kanunu’nun 394. Maddesinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.


Borçlar Kanunu’nun 394. Maddesinin 3. Fıkrasına göre; “Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.” Borçlar Kanunu’nda hizmet sözleşmeleri hakkında düzenlenen bu madde, iş sözleşmeleri bakımından da uygulama alanı bulur ve buna göre; geçersizliği sonradan anlaşılan iş sözleşmesi, iş ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir iş sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.


Görülmektedir ki Kanun; bir iş sözleşmesinin geçersiz sayılması halinde dahi; bu geçersiz sözleşme kapsamında iş görme borcunu ifa eden işçinin geçerli bir iş sözleşmesi ile çalışması halinde elde edebileceği tüm hakları talep edebileceğini düzenlemiştir. Dolayısıyla geçersiz sayılan bir iş sözleşmesi kapsamında çalışan işçinin herhangi bir hak kaybına uğramayacağını ifade etmemiz mümkündür. Burada sözleşmenin hükümsüzlüğü ile geçmişe dönük bir hükümsüzlüğün değil ileriye dönük bir hükümsüzlüğün ifade edildiğini söyleyebiliriz.


Nitekim Borçlar Kanunu’nda bu hususa ilişkin bir hüküm getirilmeden önce de Yargıtay; iş sözleşmesinin hükümsüzlüğünün geçmişe dönük bir hükümsüzlük olmadığını, geçersiz sözleşme kapsamında çalışan işçinin sözleşme geçerli imiş gibi iş sözleşmesi ve İş Kanunu kapsamında kendisine tanınan tüm hakları talep edebileceğini kabul etmekteydi. Yani Yargıtay da bu hükümsüzlüğün ileriye dönük bir hükümsüzlük olarak kabul edilmesi gerektiği görüşündeydi.


Yine Yargıtay; yaş küçüklüğü veya kadın olması nedeniyle herhangi bir işte çalışması yasak bulunan işçinin yasağa rağmen çalıştırılması halinde de işçi sayılacağı ve Kanunun işçilere tanıdığı tüm haklardan faydalanabileceğine hükmederek iş sözleşmesinin hükümsüzlüğünün işçi aleyhine sonuçlar doğurmasını kabul etmemiştir.


İRADE SAKATLIĞI HALLERİNDE İŞ SÖZLEŞMESİ İLE BAĞLILIK


Hukukumuzda sözleşmenin kurulduğu sırada; yanılma, aldatma, korkutma gibi sebeplerle iradesi sakatlanan ve bu irade sakatlığının etkisi altında sözleşmeyi imzalayan kimselere birtakım haklar tanınmıştır. Bu irade sakatlığı hallerinde sözleşme, geçerli olarak kurulmuş kabul edilmekte; ancak taraflara sözleşme ile bağlı kalıp kalmama noktasında bir tercih hakkı tanınmaktadır. Böyle durumlarda, taraflar karşı tarafa sözleşme ile bağlı kalmak istemediklerini bildirdiklerinde sözleşme artık kendileri için baştan itibaren hiç kurulmamış gibi hüküm ifade etmektedir.


İş sözleşmesinin baştan itibaren kesin hükümsüz sayıldığı hallerde bile işçinin geçmişe dönük çalışmasına dair herhangi bir hak kaybına uğramayacağına ilişkin yukarıdaki açıklamalarımız irade sakatlığı hallerinde de geçerlidir. Yani irade sakatlığı sebebiyle iş sözleşmesinin geçersiz sayılması halinde de; işçi iş sözleşmesi geçerli imiş gibi iş sözleşmesi ve İş Kanunu kapsamında kendisine tanınan tüm hakları talep edebilmektedir.


Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; işçinin herhangi bir sebeple baştan itibaren geçersiz sayılan bir iş sözleşmesi kapsamında yaptığı çalışmasının karşılığını eksiksiz bir şekilde alabilmesi mümkün olup Kanun, bu hükümsüzlüğün işçi aleyhine sonuç doğurmasına izin vermemiştir.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page